Türkiye'nin kırsal bölgelerinde hayvancılık yapan çiftçiler, çoban bulmakta ciddi zorluklar yaşamaya başladılar. Ülke genelinde yükselen maaşlar, çiftçilerin hayvancılık faaliyetlerini sürdürmesini tehlikeye atarken, 60 bin TL gibi oldukça cazip bir maaş sunulmasına rağmen yeterli eleman bulunamaması dikkat çekici bir durum haline geldi. Bu durum, çobanlık mesleğinin geleceği hakkında tartışmaları alevlendirirken, çiftçiler kendi çobanlık sistemlerini kurma yoluna gitti.
Son yıllarda, tarım ve hayvancılık sektöründe işgücü eksikliği giderek daha fazla hissedilir hale geldi. Çobanlık gibi geleneksel mesleklerin günümüzdeki cazibesi oldukça azalmış durumda. Özellikle genç neslin bu tür işlere yönelmemesi, sektörün en büyük sıkıntılarından biri. Geçtiğimiz günlerde 60 bin TL’ye kadar maaş vermeyi öneren bir çiftçi, yine de gerekli olan çobanı bulamadı. Bu durum, bir yandan yüksek maaş tekliflerinin yetersiz kaldığını, diğer yandan çobanlık mesleğinin cazibesinin kaybolduğunu gösteriyor.
İş bulma zorluğu, sadece maaş meselesiyle sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda, çobanlık, birçok kişi için zorlu bir yaşam tarzı ve sosyal statü açısından çekici gelmemekte. Çobanların genellikle yalnız çalışıyor olmaları, zor şartlarda yaşamaları ve genelde toplum içinde marjinalleşmeleri, bu mesleğe olan ilgiyi azaltan faktörler arasında yer alıyor. Tüm bu sebepler, dolaylı olarak hayvancılık sektörünü tehdit eder hale geldi.
Çiftçiler, çoban bulmakta zorlandıkları için alternatif çözümler aramaya başladılar. Bu bağlamda, bazı bölgelerde çobanlık hizmetlerini kendi aralarında paylaşma, yani bir sıra sistemi kurmaya yöneldiler. Çiftçiler, belirli günler içerisinde birbirlerinin hayvanlarına bakacak şekilde bir plan oluşturdu. Bu uygulama, hem iş gücü eksikliğini gidermeyi hem de maliyetleri düşürmeyi hedefliyor.
Bu sistemin getirdiği en büyük avantajlardan biri, çiftçilerin birbirine destek olabilmesidir. Böylelikle, bir kişi hasta olduğunda ya da başka bir sebep ile işin başında olamayınca diğer çiftçiler devreye girebiliyor. Bu durum, dayanışma ruhunu da artırıyor. Henüz yeni bir uygulama olmasına rağmen, some yerlerde çiftçilerin bu çözümü hızla benimsedikleri gözlemleniyor.
Ancak, bu sistemin de bazı zorlukları bulunuyor. Örneğin, hayvanların bakımında uzmanlaşmış bir çoban ile yeterli deneyime sahip olmayan birinin, her durum için aynı başarıyı gösterememesi bir problem oluşturuyor. Bu tür durumlar, bazı klasik hayvancılık uygulamalarının yeterince iyi bir şekilde yerine getirilmeyişine yol açabiliyor. Dolayısıyla, bu sistemin ne denli sürdürülebilir olacağı üzerine de tartışmalar devam etmektedir.
Bunların yanı sıra, devletin destek olan politikalarının da gözden geçirilmesi gerekiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın, hayvancılık sektörüne yönelik teşvikleri artırması ve çobanlık mesleğinin değerini yükseltmesi, bu meslek grubuna olan ilgiyi yeniden artırabilir. Eğitim programları, staj imkanları ve mesleki kurslar düzenleyerek, gençlerin tarım ve hayvancılığa yönelmelerini desteklemek mümkün olabilir.
Sonuç olarak, 60 bin TL gibi yüksek maaşlar sunulmasına rağmen çoban bulamama sorunu, Türkiye’nin kırsal kesimlerinde hayvancılıkla uğraşanlar için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Çiftçilerin kendi aralarında kurduğu sıra sistemi gibi alternatif çözümler, kısa vadede işgücü açığını kapatmaya yardımcı olsa da, uzun vadede daha kalıcı ve sürdürülebilir çözümler üretilmesi şart. Hayvancılık sektörünün geleceği, çobanların yeniden değer kazanmasına ve genç neslin bu alana yönelmesine bağlı.