Dünya genelinde demografik değişimlerin hız kazandığı günümüzde, bazı ülkelerin doğum oranları alarm verici düzeylere düşmüştür. Özellikle, dünyanın en az doğuran ülkesi olarak bilinen Güney Kore, bu konuda dikkatleri üzerine çekmektedir. 2023 verilerine göre, Güney Kore’de çocuk başına düşen doğum sayısı sadece 0.81 olarak kaydedilmiştir. Peki, aileler neden çocuk sahibi olmaktan kaçınıyor? Bu sorunun yanıtı, sosyoekonomik faktörlerden bireylerin yaşam tarzlarına kadar birçok etkene dayanıyor. İşte bu konunun derinine inerek, Güney Kore'nin doğum oranlarındaki düşüşün sebeplerini açıklayacağız.
Güney Kore, gelişmiş bir ekonomi ve yüksek yaşam standartlarına sahip bir ülke olmasına rağmen, çocuk sahibi olma isteğini azaltan birçok sosyal ve ekonomik faktör bulunmaktadır. İlk olarak, eğitim sisteminin getirdiği baskı dikkat çekmektedir. Güney Kore, dünya genelinde oldukça rekabetçi bir eğitim sistemine sahiptir. Bu sistem, gençlerin üniversite giriş sınavlarını geçebilmeleri için uzun saatler boyunca çalışmasını gerektirir. Bu yoğun çalışma temposu, özellikle kadınların kariyerlerine odaklanmasına neden olmakta ve dolayısıyla çocuk sahibi olma kararını ertelemelerine yol açmaktadır.
Bir diğer önemli faktör ise konut maliyetleridir. Güney Kore’nin büyük şehirlerinde konut fiyatları astronomik seviyelere ulaşmıştır. Özellikle Seul gibi büyük şehirlerde, ailelerin uygun fiyatlı bir ev bulması neredeyse imkansız hale gelmiştir. Yüksek kira ve konut maliyetleri, genç çiftlerin çocuk sahibi olma kararını ciddi şekilde etkilemektedir. Ayrıca, çocuk yetiştirme giderleri, eğitim, sağlık ve günlük ihtiyaçların artması da aileleri çocuk sahibi olmaktan uzaklaştırmaktadır. Sonuç olarak, mali kaygılar, çiftlerin çocuk yapma arzusunu büyük ölçüde kısıtlamaktadır.
Güney Kore'deki toplumsal normlar da doğum oranlarını etkileyen bir başka önemli faktördür. Geleneksel olarak, Kore toplumunda aile kurma ve çocuk sahibi olma önemli bir yer tutsa da, günümüzde bireyselcilik ve kariyer odaklı bir yaşam tarzı ön planda olmaya başlamıştır. Kadınların iş gücüne katılım oranı arttıkça, kariyer hedefleri ile aile kurma arzusu arasında bir denge kurmak zorlaşmaktadır. Bu durum, birçok kadının çocuk sahibi olma isteğini ertelemesine veya tamamen vazgeçmesine neden olmaktadır.
İleri yaşlarda çocuk sahibi olma eğilimi de görülmektedir. Zamanla oluşan bu eğilim, çiftlerin kariyerlerini öncelemesi ve finansal durumlarını stabilize etmeden çocuk sahibi olma fikrinden uzaklaşmalarıyla ilişkilendirilmektedir. Ayrıca, toplumda bekârlığın ve çocuk sahibi olmadan yaşamayı tercih eden bireylerin sayısının artması da dikkat çekmektedir. Bu yeni yaşam tarzı, gençlerin aile kurma beklentilerini ve hedeflerini dönüştürmektedir.
Sonuç olarak, Güney Kore'nin düşük doğum oranları, karmaşık bir sosyal yapının ve ekonomik gerçeklerin bir sonucudur. Eğitim sisteminin zorluğundan konut maliyetlerine, toplumsal normların değişiminden bireylerin yaşam tercihine kadar birçok faktör, çocuk sahibi olma isteğini azaltmaktadır. Gelişen çağın yarattığı baskılar, özellikle genç neslin aile kurma kararında belirleyici bir rol oynamaktadır. Bu durum, sadece Güney Kore için değil, benzer ekonomik ve sosyal yapıya sahip diğer ülkeler için de önemli bir uyarı niteliğindedir. Eğer bu trend devam ederse, toplumsal yapıların nasıl şekilleneceği ve gelecek nesillerin nasıl bir yaşam sürdüreceği soruları akıllarda kalacaktır.