Son dönemde Orta Doğu'da artan jeopolitik gerilimler, uluslararası gündemin tartışılan başlıklarından biri haline gelmişken, İsrail Genelkurmay Başkanı'nın Suriye'ye yönelik saldırı planlarını onaylaması, bölgede yeni bir çatışma dalgası yaratabileceğinin sinyallerini veriyor. Bu gelişme, sadece İsrail-Suriye ilişkilerini değil; aynı zamanda İran ve ABD gibi bölgedeki diğer önemli aktörler arasındaki dinamikleri de etkileyecek gibi görünüyor. Peki, bu onay ne anlama geliyor? Olası sonuçları neler olabilir?
İsrail, Suriye ile tarih boyunca sürtüşmelere ve çatışmalara tanıklık etmiştir. Bu iki ülke arasındaki gerginlik, özellikle 1967 Altı Gün Savaşı ve 1973 Yom Kipur Savaşı ile belirginleşmiştir. Suriye'nin, Golan Tepeleri üzerindeki egemenlik iddiaları ve İsrail'in bu bölgedeki askeri durumu, her iki ülke arasındaki gerilimin devam etmesine yol açan temel sebepler arasında yer alıyor. Genelkurmay Başkanı'nın son açıklaması, bu tarihsel çatışmanın yeniden alevlenmesine neden olabilecek bir dönüm noktası olabilir.
Suriye, yıllardır iç savaşla mücadele ediyor ve hem devlet dışı aktörler hem de uluslararası güçler tarafından sıkışmış durumda. İsrail’in, Suriye’ye yönelik saldırı planları, özellikle İran’ın Suriye'deki varlığını ve bu varlığın İsrail için oluşturduğu tehditleri hedef almaktadır. İsrailli yetkililer, İran’ın desteklediği milis grupların ilerlemesini durdurmak ve bu grupların bölgede güçlenmesini engellemek amacıyla askeri harekâtlar düzenlediklerini uzun zamandır dile getiriyorlar. Bu bağlamda, Suriye'ye yönelik saldırılar, İran'ın arka bahçesi olarak gördükleri bu ülkede oluşturduğu etkiyi azaltmayı hedefliyor.
İsrail'in saldırı planlarının onaylanması, birçok uluslararası aktör üzerinde de etki yaratabilir. Özellikle ABD’nin, bu durum karşısındaki tutumu büyük merak konusu. Geçtiğimiz yıllarda, Suriye iç savaşında yaşanan gelişmelere karşılık olarak ABD, çeşitli askeri müdahalelerde bulunmuştu. Saldırıların, ABD’nin Orta Doğu’daki stratejisi üzerinde nasıl bir etkisi olacağı ise belirsizliğini koruyor. Ancak önemli olan bir başka husus, Rusya'nın Suriye'de varlığıdır. Rusya, Suriye hükümetiyle olan ilişkileri dolayısıyla, İsrail’in bu tür askeri eylemlerini hoş karşılamayabilir. Dolayısıyla, İsrail'in Suriye'ye yönelik olası saldırıları ile Rusya arasında bir gerilim yaşanabileceği öngörülüyor.
Bu saldırı planlarının bir diğer önemli boyutu ise bölgedeki diğer Arap ülkeleri ile olan ilişkiler. Özellikle Suriye ile normalleşme sürecinde olan bazı Arap devletleri, İsrail’in bu planlarını nasıl karşılayacaklar? Bu durum, bölgedeki Arap ülkeleri arasında bir ayrışmaya neden olabilir.
Sonuç olarak, İsrail Genelkurmay Başkanı'nın Suriye’ye yönelik saldırı planlarını onaylaması, Orta Doğu’da tansiyonun artmasına zemin hazırlayan önemli bir gelişmedir. Hem bölgesel güç dengeleri hem de uluslararası alanda yansımaları dikkatle takip edilmekte. İlerleyen günlerde bu durumun nasıl şekilleneceği ve hangi gelişmelerin yaşanacağı ise belirsizliğini koruyor. Savaş değil, barış isteyen toplumların umudu, savaşın eşiğinden dönülmesi ve diplomasi yoluyla bu gerilimin sonlandırılmasıdır. Ancak, mevcut koşullar altında bu hedefe ulaşmak oldukça zorlu bir süreç olarak görünmektedir.