2023 yılı, Rusya ve Türkiye'nin diplomatik ilişkilerinin 105'inci yılına işaret ediyor. Bu uzun süre zarfında, iki ülke birçok zorlukla karşılaştı ancak aynı zamanda güçlü bir işbirliği ve etkileşim geliştirdi. Günümüzde, küresel dinamiklerin hızla değiştiği bir ortamda, Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin nasıl şekillendiği, uluslararası ilişkiler açısından büyük bir merak konusu. Her iki ülkenin de stratejik çıkarları doğrultusunda kurdukları bu ilişki, zaman zaman tenkatlar içerse de, genel olarak 'denge' üzerine kurulmuştur. İşte, bu ilişkinin geçmişi ve bugünü üzerine derinlemesine bir analiz.
Rusya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin temelleri 1918 yılında atılmaya başlandı. İlk başta Sovyetler Birliği'nin kurulmasıyla oluşan ilişki, özellikle Cumhuriyet döneminde yeni Türkiye’nin çıkış sürecine paralel olarak gelişti. İki ülke, Soğuk Savaş döneminde birbirlerine daha mesafeli durmasına rağmen, 1990’ların başında bu mesafeyi kapatarak, birbirine karşılıklı bağımlılığı artırmaya yönelik adımlar atmaya başladı. Bu süreç, ekonomik işbirliği ve enerji alanındaki projelerle olumlu bir yöne evrildi.
Özellikle enerji, iki ülke arasındaki ilişkilerin merkezinde yer almaktadır. Türkiye, stratejik bir enerji koridoru olarak ön plana çıkarken, Rusya enerji üretiminde önemli bir oyuncu haline geldi. Bu yüzyılda, Türkiye'nin Rusya'dan aldığı doğalgaz ve nükleer enerji yatırımları, ilişkilerin temel taşları oldu. Türkiye, Rusya'nın Güney Akım ve Türk Akım projeleri gibi büyük enerji projelerinde yer alarak, ekonomik işbirliğini güçlendirdi.
Her ne kadar geçmişteki ilişkiler hem ekonomik hem de askeri alanda güçlü temeller üzerine kurulmuş olsa da, günümüzde yaşanan bazı siyasi ve askeri gerilimler her iki tarafı da zorlamaktadır. Suriye iç savaşı, her iki ülkenin jeopolitik çıkarlarının çatıştığı bir alan haline geldi. Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde güvenlik endişeleri taşırken; Rusya, Esad yönetimini destekleyerek bu durumu istikrarsızlaştırmaktadır. Bu durum, iki ülke arasındaki ilişkilerde zaman zaman gerginliklere yol açsa da, iki tarafın da diplomasi yoluyla çözüme ulaşma çabaları dikkat çekici.
Son dönemlerde, özellikle COVID-19 sonrası dönemde, Rusya ve Türkiye'nin ekonomik işbirliği yeniden canlanmış durumda. Hızla dönüştürülen ticaret anlaşmaları ve karşılıklı görüşmelerle bu ilişkilerin derinleştirilmesi hedefleniyor. Tarım, inşaat ve turizm gibi sektörlerdeki işbirlikleri, iki ülke arasındaki bağları daha da güçlendirmekte. Ayrıca, Türk iş insanlarının Rusya'daki yatırımları ve Rus turistlerin Türkiye'ye seyahat etmeleri, iki ülke halkları arasında sosyal ve kültürel etkileşimi artırıyor.
Rusya-Türkiye ilişkilerinin geleceği, sadece iki ülke açısından değil, bölgesel ve küresel istikrar açısından da büyük önem taşıyor. Her iki ülkenin de birbirlerine karşılıklı bağımlılıklarını artırmaları, gerginliklerin azaltılması ve barışçıl bir çözüm bulunması adına kritik bir öneme sahip. Diplomasinin bu denge unsuru haline gelmesi, uzun vadede hem Rusya hem de Türkiye için kazançlı bir durum yaratabilir.
Sonuç olarak, Rusya ve Türkiye'nin 105 yıllık diplomatik serüveni, birçok zorlukla beraber iç içe geçmiş bir denge öyküsü sunuyor. İki ülke arasındaki ilişki, hem tarihsel hem güncel dinamiklerle şekilleniyor. Gelecekte bu ilişkinin nasıl bir seyir izleyeceği ise, uluslararası düzlemde yaşanan gelişmelere paralel olarak şekillenecek.