Sırbistan'da son günlerde yaşanan olaylar, hem ulusal hem de uluslararası medya gündeminin merkezine oturdu. Ülkede süregelen muhalefet gösterilerine müdahale eden Sırbistan polisi, yasaklı sonik silah kullanımıyla dikkatleri üzerine çekti. Bu olayın ardından, muhalefet partileri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuruda bulunma kararı aldılar. Peki, bu olayın arka planında neler var? Sırbistan'daki siyasi atmosfer nasıl şekilleniyor? Detayları birlikte inceleyelim.
Sırbistan'da muhalefet, son yıllarda artan hükümet baskıları ve otoriterleşmeye karşı toplumsal hareketliliği artırdı. Ülkede insan hakları ihlalleri, basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar ve sosyal adaletsizlikler, halkın bir araya gelerek bağımsız seslerini duyurmasına neden oldu. 2023 yılında gerçekleşen yerel seçimler sonrası, muhalefet partileri, hükümetin şeffaflıktan uzak yönetim tarzını ve yolsuzluk iddialarını gündeme getirdi. Bu çerçevede, 17 Ekim 2023 tarihinde Belgrad sokaklarında toplanan kalabalık gösteri grupları, hükümetin politikalarını protesto etmek amacıyla sürekli olarak meydanlarda yer aldı. Ancak bu barışçıl gösteriler, Sırbistan polisi tarafından sistematik olarak hedef alınırken, yasaklı sonik silah kullanımıyla müdahaleye maruz kaldı.
Sonik silahlar, belirli bir frekansta ses dalgaları üreterek insanları rahatsız edici bir düzeye kadar etkilemeyi hedefleyen ekipmanlardır. Bu tür silahların kullanımı, insan hakları savunucuları ve uluslararası gözlemciler tarafından büyük bir endişeyle karşılanıyor. Sırbistan hükümeti, bu ekipmanların kamu güvenliğini sağlamak amacıyla kullanıldığını savunsa da, muhalefet partileri ve siviller, bu tür uygulamaların insanlık onuruna aykırı olduğunu belirtiyor. Göstericilere karşı bu tür silahların kullanılması, birçok insanın sağlığını tehlikeye atmakla birlikte, polis şiddetinin bir göstergesi olarak nitelendiriliyor.
Muhalefet liderleri, sonik silahların yasadışı kullanımını, Sırbistan devletinin demokrasiye olan bağlılığını sorgulayan bir eylem olarak yorumluyor. AİHM'e başvuran muhalefet, Sırbistan'daki politikaların ve uygulamaların, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu belirtiyor. Bu durum, Sırbistan’ın AB üyelik sürecindeki hedeflerini de tehdit edecek boyutta. Avrupa'nın demokratik standartlarına uyum sağlamak için başvuran Sırbistan, böyle bir bilgi kirliliği ve insan hakları ihlalleri ile kendi pozisyonunu zayıflatmış olacak.
Günümüzde, hükümetin yasaklı sonik silah kullanımı ile ilgili olarak yaşanan olaylar, ulusal ve uluslararası düzeyde birçok insan hakkı savunucusu örgütü mobilize etti. Sırbistan’daki protestolar, yalnızca hükümetin politikalarına karşı değil, aynı zamanda daha geniş çaplı bir güç mücadelesini de ortaya koymaktadır. Protestoların sürdüğü bu günlerde, halkın duyduğu korku ve sinir, muhalefetin kararlılığını artırarak, Sırbistan'daki demokrasi, adalet ve insan hakları mücadelelerine olan desteği çoğaltmıştır.
Sırbistan'daki bu gelişmeler, ülkenin iç politikası kadar, Avrupa'nın siyasi dengelerinde de önemli değişimlere yol açabilir. Atılan adımlar ve yaşanan olaylar, yalnızca Sırbistan halkını değil, aynı zamanda bölgedeki diğer devletleri ve uluslararası toplumu da derinden etkileyecek. Tüm bu yaşananlar ışığında Sırbistan'daki siyasi mücadele, bir yandan muhalefetin elini güçlendirme çabası, diğer yandan ise devletin otoriter eğilimleriyle karşı karşıya kalan bir halkın direnişi olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç olarak, Sırbistan'daki gelişmeler, daha geniş bir Avrupa perspektifiyle değerlendirilmelidir. İnsan hakları ihlalleri, basın özgürlüğü ve devletin otoriter eğilimleri, tüm Avrupa için önemli birer sorun olarak öne çıkmaktadır. Bu sebeple, Sırbistan'da yaşanan bu olaylar, yalnızca yerel bir mesele değil, aynı zamanda kıtanın demokratik geleceği üzerinde de ciddi etkilere yol açma potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla, gelişmeleri yakından takip etmek ve halkın demokrasiye olan inancını koruması adına desteklemek büyük önem taşımaktadır.