Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Avrupa ve Asya'nın jeopolitik dengelerinde yaşanan karmaşık gelişmelere dikkat çekerek, Ermenistan'a anayasa hazırlama konusunda hızlı davranması gerektiğini vurguladı. Aliyev’in bu açıklaması, bölgedeki siyasi durumu yeniden şekillendirme potansiyeli taşırken, aynı zamanda Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin geleceği için de oldukça önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Çağrısında, Ermenistan'ın uluslararası normlarla uyumlu bir anayasanın hızla hazırlanmasının, iki ülke arasındaki tansiyonu azaltacağı mesajını veren Aliyev, "Zaman kaybetmeye gerek yok. Geleceğimizi birlikte şekillendirebiliriz." dedi.
Aliyev’in Ermenistan’a yönelik anayasa çağrısı, 2020 yılında yaşanan Azerbaycan-Ermenistan arasında Dağlık Karabağ konusunda patlak veren savaş sonrası siyasi ilişkilerin gidişatını değiştirme arzusunun bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. Bu çatışma bölgedeki dengeleri alt üst ederken, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi ve kalıcı bir barış ortamının sağlanması uluslararası toplumun gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda Aliyev’in, uluslararası hukuk ve anayasa çerçevesinde bir düzenin oluşturulmasını istemesi, Ermenistan’ın uluslararası camiada kabul görecek bir yapıya kavuşma isteğiyle de uyumlu bir durumdadır. Anayasanın bir ülkenin iç siyasi dinamiklerinden bağımsız olarak, dış ilişkiler ve güvenlik alanındaki konumunu da şekillendirebileceği gerçeği, bu çağrının önemini artırıyor.
Aliyev’in bu çağrısına karşı Ermenistan’ın nasıl bir yanıt vereceği ise merak konusu. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Azerbaycan’ın çağrısına anında tepki vererek, bu tür önerilerin diyalog süreçlerine olumlu katkı sağlamak amacıyla değerlendirileceğini ifade etti. Bu kapsamda, Ermenistan’ın da anayasa konusunda ne tür adımlar atacağı ve zamanlama açısından nasıl bir yol haritası çizeceği, hem bölgedeki barış süreci hem de iç istikrar açısından kritik öneme sahip. Uzmanlar, anayasanın hazırlanmasının yalnızca hukuki bir süreç değil, aynı zamanda iki ülke arasındaki güvenin yeniden tesis edilmesi adına atılacak önemli bir adım olacağını belirtiyor. Ayrıca, farklı etnik yapıların barışçıl bir şekilde bir arada yaşadığı ve toplumsal uzlaşı sağlandıktan sonra her iki taraf için de sürdürülebilir bir anlaşma zeminini oluşturabileceği öngörülüyor. Bu süreç, dış politikalarında benzer hedeflere sahip olan Türkiye’nin desteğiyle daha da güçlenebilir.
Azerbaycan'ın çağrısı, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkelerin de sürece nasıl dahil olacağı, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bu gelişmelere nasıl reaksiyon vereceği sorularını beraberinde getiriyor. Aliyev'in önerisi, yalnızca iki ülke arasında değil, sırf bölgesel güvenlik dinamikleri açısından da önemli bir gelişim evresi olarak öne çıkıyor. Yapılan bu çağrının ardından önümüzdeki günlerde hem diplomatik hem de siyasi görüşmelerin hız kazanması bekleniyor. Ermenistan’ın anayasa konusunda atacağı her adım, yalnızca kendi iç dinamiklerini değil, aynı zamanda bölgesel barış ve istikrarı da etkileyecektir. Gelecek dönemde atılacak adımların, duyurulan bu anayasa çağrısıyla nasıl şekilleneceği, tüm bölge için belirleyici olacaktır.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Aliyev’in anayasa önerisi, sadece iki ülke arasındaki gerilimin azaltılması için değil, aynı zamanda bölgedeki uzun vadeli barışın sağlanması açısından da büyük bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Zaman kaybetmeden adım atılmasının önerilmesi, iki ülkenin de yararına olabilecek çözümler için bir başlangıç noktası teşkil edebilir. Anayasa çağrısının gerçekleştirilmesi, uzun zamandır süregelen barış görüşmelerine yeni bir ivme kazandırabilir ve Azerbaycan ile Ermenistan entretesinin yeniden inşasında önemli bir rol oynayabilir.