İstanbul’un tarihi ve yoğun semtlerinden biri olan Fatih, 2023 yılının en sarsıcı anlarından birini yaşadı. Deprem, toplumun gündemine oturdu ve birçok kişinin aklında “Böylesine bir afla nasıl başa çıkabiliriz?” sorusunu bıraktı. Öncelikle, bu tür doğal afetlerin neden olduğu can ve mal kayıplarının önüne geçebilmek için hazırlıklı olmamız ve bilinçli adımlar atmamız gerekiyor. Fatih’teki bu olay, elbette ki pek çok soruyu da beraberinde getiriyor.
Fatih, İstanbul’un en kalabalık ve tarihi semtlerinden biri olmakla birlikte, inşaat yapıları açısından da zayıf kalabilen bir bölgedir. Bu zayıflık, artan nüfus ve yetersiz yapı denetim süreçleri ile birleşince, yapıların olumsuz hava koşulları ve doğal afetlere karşı dayanıklılığını sorgulatıyor. 2023 yılında yaşanan deprem, saat 14.23’te meydana geldi ve 4.7 büyüklüğünde ölçüldü. Sarsıntı sonrasında hemen ardından gelen görüntüler, birçok kişinin yüreğini burktu. Binanın çökmesi, o sırada içinde bulunanların canını tehlikeye attı.
Olayın ardından, İstanbul Valiliği ve AFAD tarafından yapılan açıklamada, çökme anında binanın boş olduğu, dolayısıyla can kaybı olmadığı belirtildi. Ancak, göçük meydana geldiği için çevredeki diğer binaların durumu da sorgulanmaya başlandı. İnşa edildikleri dönemdeki yapı standartları ve denetim süreçleri belirleyici bir faktör olarak öne çıkıyor. Bu tür durumlar, yapı güvenliği üzerinde daha fazla dikkat çekmemiz gerektiğini bir kez daha gösteriyor.
Fatih’te yaşanan bu olay, günümüz Türkiye’sinin karşı karşıya olduğu önemli bir yapısal sorununu ortaya koyuyor. Yapı denetim süreçlerinin ne denli önemli olduğu ve bu tür sıkıntıların yaşanmaması adına alınması gereken tedbirler bir kez daha gündeme geldi. Hükümet ve belediyelerin deprem yönetmeliklerini sıkı bir şekilde uygulamaları, eski yapıları güçlendirme çalışmalarına hız vermeleri gerektiği vurgulanıyor.
Bina güvenliği ile ilgili uzmanların belirttiği üzere, bu tür çökme olaylarını önlemek için halkı bilinçlendirmek, dayanıklı yapıların nasıl yapılacağına dair eğitimler vermek ve düzenli denetimlerin yapılması gereklidir. Yapı sahipleri, sahip oldukları binaların güvenlik açıklarını gidermek için profesyonel yardım almalı ve inşaat süreçlerinde titizlik göstermelidirler. Öte yandan, yerel yönetimlerin de bu konuda toplumla birlikte yürütmelere ihtiyacı olduğu aşikar.
İstanbul’un deprem kuşağında yer alması ve tarihi yapılarla dolu olması, bu tür olayların yaşanma riskini arttırıyor. Bu nedenle, her zaman hazırlıklı olmalı ve yaşanan bu tür olaylardan ders çıkararak geleceğe yönelik adımlar atmalıyız. Fatih’te meydana gelen bu çökme vakası, sadece o semti değil, tüm İstanbul’u ve Türkiye'yi ilgilendiren bir durumdur.
Sonuç olarak, Fatih’teki bina çökme olayı, bizlere yapıların güvenliği hakkında derinlemesine düşünmemiz ve gerekli önlemleri almamız gerektiğini hatırlatıyor. Bu tür travmalar, her ne kadar can yakıcı olsa da, kendimizi geliştirmek ve riskleri minimize etmek için bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Bu noktada, toplum bilinci ve yapı denetim faaliyetlerinin önemi bir kez daha karşımıza çıkıyor. Yaşanan bu olaydan ders alarak, İstanbul’un ve ülkemizin güvenli yapılar ile geleceğe taşınmasına katkı sağlamak hepimizin sorumluluğundadır.